Yıllar geçtikçe insan ölümün soğukluğuna alıştığı gibi bir yanılgıya kapılıyor. Sevdiklerimizin aramızdan ayrılışını kanıksadığımızı, aldığımız haberlerin zırhımızı kalınlaştırdığını, bu haberlerin bizi daha az etkileyeceğine inanıyoruz.
Sonrasında ölüm o
soğukluğu ile gelerek, bizim sözde kalınlaştığını sandığımız zırhımızı bir
darbede yerle bir ediyor.
Az önce çok
sevdiğim, çocukluğumun en önemli karakterlerinden biri olan Bedri amcanın ölüm
haberini aldım. Onun sevgili Nurdan teyze ile gülerken çekilmiş bir fotoğrafını
görüp altında yazılanları okuyunca dünya birden dönmeyi bıraktı benim için.
Ben çocukluğuma
döndüm. Bedri amca ile ilgili anılar zihnimin derinliklerinden birden çıktı. O
anıları ne vakitten beri zihnimin derinliklerinde taşıdığımı bilmiyorum. Ancak
anılar, tıpkı uzun zamandır görmediğiniz ve çok sevdiğiniz bir akrabanın birden
karşınıza çıkması gibi beni sıcak bir duygu ile sardı.
Bir keresinde
Bedri amca beni okula götürmüştü. O günü, arabada dinlediğimiz İngilizce
şarkıyı, bana takılmalarını hatırladım.
Bedri amca Türk
Hava Yolları’nın mühendislerinden biriydi. Onu hiç iş başında görmedim. Sadece
her sabah işe giderken apartmandan çıkışını, akşamları eve gelişini bilirdik.
Bizim için mahallenin Bedri amcasıydı, Mine ile Defne ablanın babası.
Nurdan teyzenin
yaptığı yemekleri yerken bizimle oturmasını hatırladım. Sonra o zamanlar kolaya
ekmek banmayı sevdiğimi keşfeden Defne ablanın bunu Bedri amcaya anlatışını,
Bedri amcanın bana bakışını ve muzip gülüşünü…
Çocukluğun bu
güzel anıları beni sararken birden anıların çıkma sebebini düşündüm. O sıcak
anılar, tehlikeli bir hayvan gördüklerinde yuvalarına hızlıca kaçan tavşanlar
gibi zihnimden birden uzaklaştı.
Bedri amca ile
ilgili bir taziye mesajını sosyal medyadan yazmayı onun hatırasına önem
vermemek gibi düşündüm. Bedri amca, benim için kuru bir mesajdan daha fazlasını
hakkediyordu.
Cenazesine
gidemeyeceğimi bilmek daha da canımı sıktı. Tıpkı uzun yıllardır onu
arayabilecekken aramamam gibi.
Sevdiklerimizi
kaybettiğimiz zaman, onlarla uzun zaman konuşmamış olmanın suçluluğu insanın
kendisinde görüp hiç hazzetmediği yanlarından biri oluyor.
Birden sorular
aklına hücum ediyor kişinin, “Neden onca zaman aramadın?”, “Neden bir kez bile
özel bir günde kutlama amaçlı telefon açmadın” diye…
Biliyorum Bedri
amca bunca yıl hiç arayıp sormadığım için bana kızmazdı. Ancak arasam çok da
mutlu olurdu.
Şimdi elimden
sadece bu yazıyı yazmak, onunla ilgili güzel anıları düşünmek dışında bir şey
gelmiyor.
Bedri amca,
hayırsız oğlun seni aramayı uzun yıllar önce bıraktı ama senin ondaki izin hiç
silinmedi. Biliyorum, bundan sonra gökyüzünden bizlere baktığında yüzünde yine
o muzip gülümsemen olacak. Bizlerle dalga geçeceksin ve hep seveceksin…