ABD’nin New York şehrinde tutuklu bulunan İran asıllı
işadamı Reza Zarrab’ın avukatlarının davanın düşmesi için verdiği dilekçeye
savcılıktan cevap geldi.
Zarrab’ın savunmasını üstlenen avukatlar verdikleri
dilekçede müvekkillerine yöneltilen suçlamalarla ilgili olarak kanunların
genişletildiğini ve savcılığın gücünü aştığını iddia etmişlerdi.
New York Güney Bölgesi Federal Başsavcısı Prett Bharara ve
ekibinin hazırladığı 63 sayfalık dilekçede, Zarrab’a yöneltilen ABD’yi
dolandırmak, kara para aklamak, banka dolandırıcılığı ve İran yaptırımlarını
delmek (Uluslararası Acil Ekonomik Güç Yasası’nı ihlal etmek) suçlamalarından
neden ceza alması gerektiği anlatıldı. Dilekçede ayrıca savunma avukatlarının
davanın düşmesi için öne sürdükleri iddialar başka davalar örnek verilerek çürütülmeye
çalışıldı.
Savcılık Zarrab’ın dört maddeden neden suçlu bulunması
gerektiğini anlatırken dilekçenin son bölümü Zarrab’ın iPhone marka telefonuna
ayrıldı.
Savcılığın dilekçesinde Zarrab’ın kanunları ve kendisine
yöneltilen suçlamaların yer aldığı iddianameyi yanlış nitelediği savunuldu.
Zarrab’ın yaptığı iddia edilen finansal işlemlerin, bazıları İran hükümetine
ait İran firmaları yararına olduğu belirtildi.
Savcılık Zarrab’ın yaptığı işlerin farkında olduğunu ve
bilerek bu suçları işlediğini de ifade etti. Savcılık dilekçesinde Zarrab’ın
malinde imzalaması için tercümesi bulunan ve İran’ın ekonomik cihadına olan
yardımlarından dolayı teşekkür edilen açıklama yine yer aldı.
Önceki davalarda Zarrab’ın avukatı Benjamin Brafman
müvekkilinin Farsça bilmediğini, bu nedenle mailde yazılanları anlamadığı,
ayrıca imzasının da bulunmadığı ifade edip kanıtın kendileriyle bir alakası
olmadığını söylemişti.
Dilekçede ABD bankalarının yapılan işlemlerin İran ile
ilgili olduğunu bilmeleri halinde bunu yapmayacakları, bu sebepten Zarrab ve şu
an aranmakta olan ortakları Camelia Jamshidy ile Hossein Najafzadeh’in bilerek
bankaları dolandırdıkları iddia edildi. Savcılık Zarrab’ın yaptığı transferleri
iki defa bankaların yasalara aykırı olduğunu fark edince dondurduğunu ancak
sanığın bu işlemlere devam ettiğini de ifade etti.
Bharara ve yardımcıları Zarrab’ın yurtdışından bu işlemleri
yapmış olmasına karşın sonucun ABD içerisinde bir etki yarattığı ve bu yüzden
suç sayılabileceğini söyledi. Savcılık makamı ayrıca ABD Bankacılık sistemi
hedef alındığı için Uluslararası Acil Ekonomik Güç Yasası (IEEPA) hükümlerince
yasaların sınırlar ötesi kullanıldığı varsayımının yanlış olduğunu belirtti.
Dilekçede davanın merkezinin Zarrab’ın kurduğu yasadışı plan
olduğu belirtilerek, Zarrab’ın Türk ve İran hükümetlerinin üst düzey
yetkileriyle sıkı bağları ve bankalar sayesinde bu planları uygulamaya soktuğu
iddia edildi.
Savcılık ileri sürülen suçlamalar ile ilgili kanıtların ise
davada sunulacağını belirtti.
Zarrab’ın
iPhone’undan elde edilen kanıtlar
Davanın düşmesi için verilen dilekçede Reza Zarrab’ın
Miami’de tutuklanmadan önce, gümrük görevlilerince sorgulanırken telefonunun
şifresini verdiği ancak bu şifreyi FBI ajanlarına vermediği, ajanların gümrük
görevlilerinden öğrendiği aktarılıp, telefondan elde edilecek delillerin
geçersiz sayılması istenmişti.
Savcılık yasalar uyarınca ABD’ye girecek kişilerin,
görevliler tarafından ayrı bir sorgu sürecine alınabileceğini ve bu durumun
tutuklanma anlamına gelmediğini belirtti. Bir kişinin tutuklandığı zaman
haklarının okunması olan ve Amerika’da Miranda Kanunu olarak bilinen durumun
ise gümrük sorgu sürecinde gerekmediği anlatıldı.
Bharara dilekçede gümrükte bavulların ve çantaların aranması
gibi elektronik aletlerin de aramaya tabii tutulabileceğini kaydetti. Ayrıca
FBI ajanlarının Reza Zarrab’ın iPhone marka telefonu için mahkemeden arama izni
aldıklarını, yani içindeki bilgilere ulaşmak için yasal izinleri olduğunu
tekrarladı. Savcılık şifre olmadan telefondaki bilgilere ulaşmanın daha
zahmetli olacağını ancak yine de bu bilgilerin elde edilebileceğini söyledi.
Dilekçede tutuklanma sürecinde bir hata olmadığı da
tekrarlandı. Zarrab’ın gümrük sorgusunun ardından kendisinin de önceki
dilekçede anlattığı gibi iki FBI ajanı tarafından tutuklandığı, sonrasında
başka iki FBI ajanının bulunduğu odaya alındığı ve burada, haklarının okunduğu
anlatıldı. Reza Zarrab’ın gönüllü olarak anlattıklarının ardından avukat
istediği, bu noktada sorgunun kesildiği belirtildi.
FBI tarafından tutukluk hali için götürüldüğü binada ise
sorulan soruların rutin olduğu ve Miranda hakları okunduktan sonra da
sorulabileceği kaydedildi.
Dilekçede davanın düşmesi için yapılan başvurunun
reddedilmesi istendi.
Şayet savunma ek süre istemezse 19 Ağustos’ta savcılığın
dilekçesine karşı cevaben bir dilekçe mahkemeye sunacak. 6 Eylül’de ise
savcılık ve savunma mahkemede buluşup, tezlerini son kez aktaracaklar. Bundan
sonra mahkemenin hakimi Richard Berman kararını açıklayacak.
Davanın düşmesi talebi kabul edilmezse, esas dava 23 Ocak
2017’de görülmeye başlanacak. Hakim Berman daha önce taraflara kendisinin
2017’den önce de davayı görmeye hazır olduğunu, iki tarafın anlaşması halinde
dava tarihinin öne çekilebileceğini söylemişti.
Reza Zarrab’ın avukatı Brafman ise müvekkili ile davaya ilişkin belgeleri incelerken hapishanedeki bilgisayarı kullandıklarını, burada yabancı dillere ait program olmadığı için kimi belgeleri ayıklamanın zaman aldığını söylemiş ve dava tarihini ileri bir zamana taşıyabileceğini sinyalini vermişti.