ABD’nin New York şehrinde tutuklu bulunan İran asıllı iş
adamı Reza Zarrab’ın avukatları müvekkillerine karşı açılan davasının neden düşmemesi
gerektiğine yönelik savcılık dilekçesine karşı çıktıkları yeni dilekçeyi
mahkemeye sundular.
ABD’yi dolandırmak, banka dolandırıcılığı, kara para aklama
ve İran yaptırımlarını delmek (Uluslararası Acil Ekonomik Güç Yasası’nı ihlal
etmek) suçlamalarıyla karşı karşıya kalan Zarrab’ın davasının düşmesi için
avukatları 18 Temmuz’da bir dilekçe vermişti. 8 Ağustos’ta New York Güney
Bölgesi Federal Başsavcısı Prett Bharara ve ekibi bu dilekçeye karşılık bir
dilekçeyi mahkemeye sunmuştu. Dün Zarrab’ın avukatlarının sunduğu yeni dilekçe
ise savcılığın savlarına karşı yazıldı.
Zarrab’ın avukatları ilk dilekçede olduğu gibi savcılığın
hem Uluslararası Acil Ekonomik Güç Yasası’nı (IEEPA) farklı yorumladığını hem
de ABD vatandaşı olmayan, ABD’de iş yapmamış bir kişinin Amerikan makamları
tarafından yargılanamayacağını söyledi.
11 avukat tarafından hazırlanan dilekçede beş nokta
üzerinde duruldu. Bu noktaların ilki IEEPA’nın ancak Amerikan vatandaşı olan,
Amerika’da iş yapan karşı geçerli olduğu. Zarrab’ın Amerikan vatandaşı olmaması
ve yaptığı işlemlerin Amerika ile alakasının bulunmadığı bir kez daha
yinelendi. İkinci olarak savcılığın Zarrab’ı İran için ihracat yapmaktan dolayı
yargılayamayacağı, yetki alanının bunu kapsamadığı anlatıldı. Ardından kara
para aklama, banka dolandırıcılığı ve ABD’yi dolandırma suçlarının da
savcılığın yazdığı bir “romanın” parçaları olduğu ifade edildi.
Dilekçede son olarak Reza Zarrab’ın gümrükte el konulan
iPhone telefonundan elde edilecek delillerin neden kullanılmaması gerektiği
izah edildi.
ULUSAL GÜVENLİĞE DEĞİNİLMEDİ
İran’a yönelik yaptırımların delinmesi her zaman ulusal
güvenliği ihlali olduğu ve kefalet davasının başından beri dile getirildiği
için bu dilekçede de konuyla ilgili bir bölüm bulunmadı.
Savunma Zarrab’ın İran’ın lehine bir ticaret işlemi
yapabileceğini, bu nedenle yargılanmasının mümkün olmadığı tezini yineledi.
Davanın New York’ta açılmasının sebebi yapılan işlemler
sırasında arada Amerikan bankalarının da bulunmuş olması. Zarrab’ın avukatları
müvekkillerinin Türkiye ile Çin arasında işlem yaparken bu sırada Amerikan
bankalarının işlemlere dahil olacağını bilemeyeceğini savundu.
Savcılık 15 gün önceki dilekçesinde iki işlemin İran’a
yönelik ticareti kapsadığı anlaşıldığı için ABD bankaları tarafından
durdurulduğunu belirtip, Reza Zarrab’ın yaptığı işin farkında olduğunu iddia
etmişti.
MEKTUP YİNE GÜNDEMDE
Savcılığın elindeki en önemli delil olan, İran’ın
ekonomik cihadına Zarrab’ın katkılarını öven mektup ise yine gündeme geldi.
Savunma avukatları müvekkillerinin Farsça bilmediğini ve mektupta imzası
olmadığını tekrarladı. Avukatlar belgede ne yazıldığını müvekkillerinin bilmediği
ve imzasının da olmadığını hatırlatarak, bu delilin esasında bir anlam ifade
etmediğini söyledi.
Dilekçenin temelini oluşturan yetki alanı aşımı ve IEEPA’nın
farklı yorumlanması nedeniyle kara para aklama, banka dolandırıcılığı ve ABD’yi
dolandırma suçlarının da geçerli olamayacağı iddia edildi.
Yurtdışı işlemlerinin ABD’de etki yaratacağı savına da
değinen savunma ekibi, işlemlerin başında Zarrab ve ortaklarının kendi
paralarını ortaya koyduklarını, sonuçta bir sorun yaşansa bile bu noktada ABD’de
hiçbir bankanın bir kayba girmeyeceğini söyledi.
Daha önceden karara bağlanan davaları örnek gösteren
Zarrab’ın avukatları mahkemenin bu davalarda verilen kararlara dikkat etmesini
istedi.
GÜMRÜKTE EL KONULAN İPHONE
Davanın son aşamasında belki de en dikkat çekici olan
husus ise Zarrab’ın gümrükte el konulan iPhone marka telefonu olmuş durumda.
Reza Zarrab telefonunun şifresini Gümrük ve Sınır Koruma
Polisleri’ne (CBP) verdiğini söylemişti. CBP görevlilerinin bu şifreyi FBI
yetkililerine ilettiği, Zarrab’ın kendi isteği dışında bu şifre bilgisinin
yetkililere ulaştığı söylenerek, telefon elde edilecek delillerin yok sayılması
isteği yinelendi.
Savcılık telefon ile ilgili ellerinde arama emri
olduğunu, ayrıca CBP yetkililerinin bavul ve çanta gibi elektronik eşyaları da
arayabileceğini iddia etmişti. Savunma ise elektronik eşyalarda kişinin özel
bilgilerinin bulunacağına dikkat çekerek savcılığın tezinin doğru olmadığını belirtti.
Bharara ve ekibinin ellerinde arama izni olsa da dört
haneli şifre olmadan bilgilere ulaşamayacağı da aktarıldı.
AKILLARA SAN BERNARDINO SALDIRISI GELDİ
Savunma ve savcılığın dilekçeleri akıllara San Bernardino
saldırısını getirdi. Saldırganın üzerinden çıkan iPhone marka telefonun dört
haneli şifresinin kırılması için FBI yetkilileri Apple’a gitmiş ancak ret
cevabı almıştı. Bunun üzerine FBI hackerlardan yardım alarak telefonun içindeki
bilgilere ulaşmıştı.
FBI her ne kadar bu işlemin sürekli olmasını sağlayacak
bir yol bulamadıklarını iddia etse de, Bharara’nın dilekçesinde “şifre
söylenmese bile içindeki bilgileri alacaktık, sadece zaman kazandık” bölümü ve
şimdi savcılığın şifre olmadan telefondaki bilgilere ulaşılamayacağı iddiası
ilgi çekti.
TELEFONDA NELER VAR?
Mahkemeden alınan arama izninde telefondaki Rıza Zarrab, Babak Zanjani, Abdullah Happani, Zafer Çağlayan, Erdoğan Bayraktar, Muammer Güler, Barış Güler ve Süleyman Aslan’ın bilgilerine ulaşılmasına izin veriliyor.
Bu isimler dışında bazı İran şirketleri ve Halkbankası’nın da arasında bulunduğu kimi kurumlar ile ilgili yazışma ve maillerin de incelenmesi arama izni içinde.
SAKLANAN İSİM EGEMEN BAĞIŞ MI?
Arama izninde bir şirket ile bir kişinin adı ise saklanmıştı. 17 Aralık soruşturmasında adı geçen Egemen Bağış’ın burada isminin gözükmemesi, saklanan kişinin o olduğu iddialarını doğurmuştu.
Bağış’ın ABD vatandaşı ye da vatandaş olma hakkı bulunması nedeniyle ayrı bir davanın konusu olabileceği ve IEEPA Anlaşması’nda bahsedilen, yargılanması mümkün kişiler kapsamına girdiği aktarılmıştı.
Bu isimler dışında bazı İran şirketleri ve Halkbankası’nın da arasında bulunduğu kimi kurumlar ile ilgili yazışma ve maillerin de incelenmesi arama izni içinde.
SAKLANAN İSİM EGEMEN BAĞIŞ MI?
Arama izninde bir şirket ile bir kişinin adı ise saklanmıştı. 17 Aralık soruşturmasında adı geçen Egemen Bağış’ın burada isminin gözükmemesi, saklanan kişinin o olduğu iddialarını doğurmuştu.
Bağış’ın ABD vatandaşı ye da vatandaş olma hakkı bulunması nedeniyle ayrı bir davanın konusu olabileceği ve IEEPA Anlaşması’nda bahsedilen, yargılanması mümkün kişiler kapsamına girdiği aktarılmıştı.
İRAN VE TÜRKİYE BAĞLANTILARI YOK
Dilekçede en dikkat çeken husus ise savunmanın Zarrab’ın
İran ve Türk hükümetindeki bağlantılarına değinmemesi oldu.
Bharara, Reza Zarrab’ın Türk ve İran hükümetindeki üst
düzey bağlantıları nedeniyle davanın karışık bir hale geldiğini, esasında bu ilişkilere
bakarak davanın daha net anlaşılacağını savunmuştu. Savunma ise bu noktaya hiç
değinmeyerek, yetki alanı noktası üzerinde durdu.
SIRA DURUŞMADA
Tarafların dilekçeleri verme işlemleri bitti. Sıra 6
Eylül’de yapılacak olan duruşmada. Bu duruşmada taraflar iddialarını
yineleyecekler. Ardından Hakim Richard Berman davanın düşüp düşmemesine karar
verecek.
Zarrab’ın avukatlarının özellikle temyiz konusunda uzman
olması, davanın düşmemesi durumunda temyize gidileceğinin garantisi olarak
görülüyor.
Temyizde de istenilen sonuç elde edilemezse 23 Ocak 2017
günü esas dava başlayacak. Ancak son Zarrab’ın avukatı Benjamin Brafman
müvekkiliyle çok sayıda doküman için çalıştıklarını kaydetmiş ve bu tarihin
ileri itilmesini isteyebileceği sinyalini vermişti.
İDDİANAME SONBAHAR’DA
Savcılığın Reza Zarrab ve ortaklarına yönelik şu an 1000
sayfayı aştığı iddia edilen iddianameyi ise Eylül – Kasım arası sunması
bekleniyor.