29 Aralık 2011 Perşembe

Beceriksizliğin kılıfıdır hata

Şırnak dünyanın en güzel bölgelerinden biridir. Gideni kendisine kısa sürede aşık eder. Ne yazık ki çoğu güzel gibi onunda kaderi bahtsızdır.

Sen hiç gittin mi Şırnak’a bilmiyorum ama ben gittim. Gittiğim gibi de aşık oldum. Ancak onun kadersizliğine de şahit oldum.

Şırnak’ta geceleri yollarda asker ya polis görünmez. Özel harekat binalarının ışığı dışında yollarda ışık da yanmaz.

Hayat zordur Şırnak’ta, ölüm her daim etrafta dolaşır. Bazen kurşunlardan çıkan mermidir ölüm, bazen gidilemeyen hastane, bazen ise uçaklardan atılan bombadır. Kimi zaman tek başına ölürsün Şırnak’ta kimi zaman ise arkadaşlarınla birlikte.

35 kişi öldürülür Şırnak’ta ama bunun adı “operasyon hatası” olur. Vatandaşını koruyamayan, ona iş imkanı sağlayamayan devlet bunu üstünü bir şekilde kapar. Şırnak’ı bilmeyenler de bu hatayı mazur göstermeye çalışır.

Ne var ki o mazur göstermeye çalışanlar, kendi güvenli evlerinin civarında polis kimlik sorunca sinirlenir, elektrikleri kesilince olay yaratırlar. Bilmezler ki Şırnak’ı ve çekilen çileyi.

İş imkanı olmayan, güvenlikleri sağlanamayan 35 kişi para kazanmak için mazot kaçırmaya gittiler ve öldürüldüler. Onlar ölmeden önce uçaklar yerlerini tespit etti, sonra diğer uçaklar füzeler yağdırdı. 35 canı öldürmek için büyük paralar harcandı. Ama ölüleri katırların sırtında taşındı.

Kendi sınırlarını koruyamayan, dost ile düşmanı ayırt edemeyen bir ordu ve onu korumaya çalışan, bölgenin dertlerini bilmeyen yöneticiler. İstifa etmek, hatayı kabul etmek yoktur buralarda. 35 kişiyi öldürsen de sorun olmaz. Susarsın, birileri seni korur ve hayatına devam edersin.

Şırnak o kadar güzeldir ki anlatmaya kelimeler yetmez. Ne var ki bir o kadar da dertlidir. Geçim derdi vardır. Bölgeye her yıl bilinmeyen miktarda para akar, askerler ve polisler için ama halkına iş imkanı sağlamak çok zordur.

Üniversite açılır Şırnak’ta ama Şırnaklılar pek iş bulamaz o üniversitede. Kimi zaman sevdiklerini kaybederler. Sonra siyasilerin sevdiği bir değişle bıçak kemiğe dayanır ve dağa çıkarlar. Kürt çocuklarının dağa çıkmasını önlemek için kimse uğraşmaz, aksine sanki çıkmalarını istiyorlarmış gibi davranırlar.

Sınırlarını koruyamayanlar, insanlarının geleceklerini de, çocukların hayallerini de korumayı beceremezler.

Şırnak’ta Türkçe konuşulmaz, Kürtçe konuşulur çünkü Kürtlerin ana dili Kürtçedir. Yıllardır kabul edilmese de bu böyledir.

Türkçe sonradan öğrenilir ama bir gün gidersen yüzlerinden gülücük eksik olmayan çocuklar seni Türkçe karşılar. Yabancılık çekmeni istemezler. İyi insandırlar çoğumuz gibi ama hayatları zordur.

35 can gitti. Sorumlular kim hiçbir zaman bilinmeyecek. Analar ağlayacak, çocuklar ağlayacak, birileri intikam isteyecek, bazıları dağa çıkacak. Sorunlar çözülmeyecek. 35 can büyük paralarla öldürülüp, katırların sırtında cesetleri köylerine getirilecek ve unutulmak üzere gömülecek.

Bir hata, ne var ki. 35 kişi ölmüş, zaten yaşadıkları bile bilinmiyordu. Büyütmeye gerek var mı? Askerler ölse daha mı iyiydi. Onlar da kaçakçılık yapmasaydı. Devlet açıklamayı yaptı, uçaklardan kimlik kontrolü mü yapılsın. Daha yüzlerce anlamsız cümle sıralanacak. İnsan hayatına değer vermeyenler, kendilerini üstün görenler başkalarının acılarını anlamayacak.

İki evladını kaybeden bir ananın acısını kim anlayabilir ki? Sen mi, ben mi, kim?

Paraları yoktu, dağa çıkmak istemediler ve beceriksiz bir operasyonda, hayatlarında görmedikleri kadar para harcanarak öldürüldüler. Bir tek öldürülmeleri çok maliyetli oldu. Cesetlerini katilleri değil sevdikleri buldu. Ve soğukta 35 canı sevdikleri toprağa verdi.