17 Kasım 2013 Pazar

Eşime mektuplar - 1

Bazen güneş daha yeni doğarken kendini dışarı atarsın ve denizin kokusunu özlemiş olduğunu fark edersin hani...

Bazen de ıslak çimlere basmayı, sonrasında da bir hamakta öğle uykusuna hafifçe dalmayı özlersin...

İşte ben bütün özlediklerimden daha çok seni özlüyorum...

En çok da elini tutup yürürken gözlerindeki gülümsemeyi görmeyi çünkü gözlerine her baktığımda babamın yıllar önce bir yılbaşı akşamı eve getirdiği devasa çam ağacının tepesindeki yıldız gibi beni büyüleyen, içimdeki çocuğu mutlu kılan parlaklığı seviyorum.

Yeni evli olup da uzak düşmek ilginçmiş. Bir yandan özlüyorsun, o özlem içinde büyüyor diğer yandan teselli olsun diye kavuşacağın günü sayıyorsun. Gün gün, saat saat, dakika dakika, saniye saniye...

Bu aralar bir oyun oynuyorum. Ne yaparsam, ne görürsem hepsinde seni düşünüp nasıl tepkiler vereceğini hayal ediyorum. Kimi zaman aklımdan senin ses tonunla geçirdiğim cümlelere gülümsüyorum, kimi zaman da yapacağın eleştiriyi tahmin ediyorum. Oyuna da en çok bu durumda kendimi kaptırıyorum. Kendi kendime sokaklarda yürürken bir bakıyorum elim elini tutmuş, tıpkı yüreğimin yüreğini tuttuğu gibi.

Umarım aradaki mesafeler artık kısalır da benim sana yazdığım bu mektuba yenileri fazla eklenmez.

Şimdi elini tutup ufak bir yürüyüşe çıkıyorum, aklımda sözlerin gözümde gözlerinle...