23 Ağustos 2016 Salı

Zarrab: ABD beni yargılayamaz

ABD’nin New York şehrinde tutuklu bulunan İran asıllı iş adamı Reza Zarrab’ın avukatları müvekkillerine karşı açılan davasının neden düşmemesi gerektiğine yönelik savcılık dilekçesine karşı çıktıkları yeni dilekçeyi mahkemeye sundular.

ABD’yi dolandırmak, banka dolandırıcılığı, kara para aklama ve İran yaptırımlarını delmek (Uluslararası Acil Ekonomik Güç Yasası’nı ihlal etmek) suçlamalarıyla karşı karşıya kalan Zarrab’ın davasının düşmesi için avukatları 18 Temmuz’da bir dilekçe vermişti. 8 Ağustos’ta New York Güney Bölgesi Federal Başsavcısı Prett Bharara ve ekibi bu dilekçeye karşılık bir dilekçeyi mahkemeye sunmuştu. Dün Zarrab’ın avukatlarının sunduğu yeni dilekçe ise savcılığın savlarına karşı yazıldı.

Zarrab’ın avukatları ilk dilekçede olduğu gibi savcılığın hem Uluslararası Acil Ekonomik Güç Yasası’nı (IEEPA) farklı yorumladığını hem de ABD vatandaşı olmayan, ABD’de iş yapmamış bir kişinin Amerikan makamları tarafından yargılanamayacağını söyledi.

11 avukat tarafından hazırlanan dilekçede beş nokta üzerinde duruldu. Bu noktaların ilki IEEPA’nın ancak Amerikan vatandaşı olan, Amerika’da iş yapan karşı geçerli olduğu. Zarrab’ın Amerikan vatandaşı olmaması ve yaptığı işlemlerin Amerika ile alakasının bulunmadığı bir kez daha yinelendi. İkinci olarak savcılığın Zarrab’ı İran için ihracat yapmaktan dolayı yargılayamayacağı, yetki alanının bunu kapsamadığı anlatıldı. Ardından kara para aklama, banka dolandırıcılığı ve ABD’yi dolandırma suçlarının da savcılığın yazdığı bir “romanın” parçaları olduğu ifade edildi.

Dilekçede son olarak Reza Zarrab’ın gümrükte el konulan iPhone telefonundan elde edilecek delillerin neden kullanılmaması gerektiği izah edildi.

ULUSAL GÜVENLİĞE DEĞİNİLMEDİ

İran’a yönelik yaptırımların delinmesi her zaman ulusal güvenliği ihlali olduğu ve kefalet davasının başından beri dile getirildiği için bu dilekçede de konuyla ilgili bir bölüm bulunmadı.

Savunma Zarrab’ın İran’ın lehine bir ticaret işlemi yapabileceğini, bu nedenle yargılanmasının mümkün olmadığı tezini yineledi.

Davanın New York’ta açılmasının sebebi yapılan işlemler sırasında arada Amerikan bankalarının da bulunmuş olması. Zarrab’ın avukatları müvekkillerinin Türkiye ile Çin arasında işlem yaparken bu sırada Amerikan bankalarının işlemlere dahil olacağını bilemeyeceğini savundu.

Savcılık 15 gün önceki dilekçesinde iki işlemin İran’a yönelik ticareti kapsadığı anlaşıldığı için ABD bankaları tarafından durdurulduğunu belirtip, Reza Zarrab’ın yaptığı işin farkında olduğunu iddia etmişti.

MEKTUP YİNE GÜNDEMDE

Savcılığın elindeki en önemli delil olan, İran’ın ekonomik cihadına Zarrab’ın katkılarını öven mektup ise yine gündeme geldi. Savunma avukatları müvekkillerinin Farsça bilmediğini ve mektupta imzası olmadığını tekrarladı. Avukatlar belgede ne yazıldığını müvekkillerinin bilmediği ve imzasının da olmadığını hatırlatarak, bu delilin esasında bir anlam ifade etmediğini söyledi.

Dilekçenin temelini oluşturan yetki alanı aşımı ve IEEPA’nın farklı yorumlanması nedeniyle kara para aklama, banka dolandırıcılığı ve ABD’yi dolandırma suçlarının da geçerli olamayacağı iddia edildi.

Yurtdışı işlemlerinin ABD’de etki yaratacağı savına da değinen savunma ekibi, işlemlerin başında Zarrab ve ortaklarının kendi paralarını ortaya koyduklarını, sonuçta bir sorun yaşansa bile bu noktada ABD’de hiçbir bankanın bir kayba girmeyeceğini söyledi.

Daha önceden karara bağlanan davaları örnek gösteren Zarrab’ın avukatları mahkemenin bu davalarda verilen kararlara dikkat etmesini istedi.

GÜMRÜKTE EL KONULAN İPHONE

Davanın son aşamasında belki de en dikkat çekici olan husus ise Zarrab’ın gümrükte el konulan iPhone marka telefonu olmuş durumda.

Reza Zarrab telefonunun şifresini Gümrük ve Sınır Koruma Polisleri’ne (CBP) verdiğini söylemişti. CBP görevlilerinin bu şifreyi FBI yetkililerine ilettiği, Zarrab’ın kendi isteği dışında bu şifre bilgisinin yetkililere ulaştığı söylenerek, telefon elde edilecek delillerin yok sayılması isteği yinelendi.

Savcılık telefon ile ilgili ellerinde arama emri olduğunu, ayrıca CBP yetkililerinin bavul ve çanta gibi elektronik eşyaları da arayabileceğini iddia etmişti. Savunma ise elektronik eşyalarda kişinin özel bilgilerinin bulunacağına dikkat çekerek savcılığın tezinin doğru olmadığını belirtti.

Bharara ve ekibinin ellerinde arama izni olsa da dört haneli şifre olmadan bilgilere ulaşamayacağı da aktarıldı.

AKILLARA SAN BERNARDINO SALDIRISI GELDİ

Savunma ve savcılığın dilekçeleri akıllara San Bernardino saldırısını getirdi. Saldırganın üzerinden çıkan iPhone marka telefonun dört haneli şifresinin kırılması için FBI yetkilileri Apple’a gitmiş ancak ret cevabı almıştı. Bunun üzerine FBI hackerlardan yardım alarak telefonun içindeki bilgilere ulaşmıştı.

FBI her ne kadar bu işlemin sürekli olmasını sağlayacak bir yol bulamadıklarını iddia etse de, Bharara’nın dilekçesinde “şifre söylenmese bile içindeki bilgileri alacaktık, sadece zaman kazandık” bölümü ve şimdi savcılığın şifre olmadan telefondaki bilgilere ulaşılamayacağı iddiası ilgi çekti.

TELEFONDA NELER VAR?

Mahkemeden alınan arama izninde telefondaki Rıza Zarrab, Babak Zanjani, Abdullah Happani, Zafer Çağlayan, Erdoğan Bayraktar, Muammer Güler, Barış Güler ve Süleyman Aslan’ın bilgilerine ulaşılmasına izin veriliyor.

Bu isimler dışında bazı İran şirketleri ve Halkbankası’nın da arasında bulunduğu kimi kurumlar ile ilgili yazışma ve maillerin de incelenmesi arama izni içinde.

SAKLANAN İSİM EGEMEN BAĞIŞ MI?

Arama izninde bir şirket ile bir kişinin adı ise saklanmıştı. 17 Aralık soruşturmasında adı geçen Egemen Bağış’ın burada isminin gözükmemesi, saklanan kişinin o olduğu iddialarını doğurmuştu.

Bağış’ın ABD vatandaşı ye da vatandaş olma hakkı bulunması nedeniyle ayrı bir davanın konusu olabileceği ve IEEPA Anlaşması’nda bahsedilen, yargılanması mümkün kişiler kapsamına girdiği aktarılmıştı.

İRAN VE TÜRKİYE BAĞLANTILARI YOK

Dilekçede en dikkat çeken husus ise savunmanın Zarrab’ın İran ve Türk hükümetindeki bağlantılarına değinmemesi oldu.

Bharara, Reza Zarrab’ın Türk ve İran hükümetindeki üst düzey bağlantıları nedeniyle davanın karışık bir hale geldiğini, esasında bu ilişkilere bakarak davanın daha net anlaşılacağını savunmuştu. Savunma ise bu noktaya hiç değinmeyerek, yetki alanı noktası üzerinde durdu.

SIRA DURUŞMADA

Tarafların dilekçeleri verme işlemleri bitti. Sıra 6 Eylül’de yapılacak olan duruşmada. Bu duruşmada taraflar iddialarını yineleyecekler. Ardından Hakim Richard Berman davanın düşüp düşmemesine karar verecek.

Zarrab’ın avukatlarının özellikle temyiz konusunda uzman olması, davanın düşmemesi durumunda temyize gidileceğinin garantisi olarak görülüyor.

Temyizde de istenilen sonuç elde edilemezse 23 Ocak 2017 günü esas dava başlayacak. Ancak son Zarrab’ın avukatı Benjamin Brafman müvekkiliyle çok sayıda doküman için çalıştıklarını kaydetmiş ve bu tarihin ileri itilmesini isteyebileceği sinyalini vermişti.

İDDİANAME SONBAHAR’DA


Savcılığın Reza Zarrab ve ortaklarına yönelik şu an 1000 sayfayı aştığı iddia edilen iddianameyi ise Eylül – Kasım arası sunması bekleniyor.

9 Ağustos 2016 Salı

Bharara, kanıtlar için esas davayı işaret etti

ABD’nin New York şehrinde tutuklu bulunan İran asıllı işadamı Reza Zarrab’ın avukatlarının davanın düşmesi için verdiği dilekçeye savcılıktan cevap geldi.

Zarrab’ın savunmasını üstlenen avukatlar verdikleri dilekçede müvekkillerine yöneltilen suçlamalarla ilgili olarak kanunların genişletildiğini ve savcılığın gücünü aştığını iddia etmişlerdi.

New York Güney Bölgesi Federal Başsavcısı Prett Bharara ve ekibinin hazırladığı 63 sayfalık dilekçede, Zarrab’a yöneltilen ABD’yi dolandırmak, kara para aklamak, banka dolandırıcılığı ve İran yaptırımlarını delmek (Uluslararası Acil Ekonomik Güç Yasası’nı ihlal etmek) suçlamalarından neden ceza alması gerektiği anlatıldı. Dilekçede ayrıca savunma avukatlarının davanın düşmesi için öne sürdükleri iddialar başka davalar örnek verilerek çürütülmeye çalışıldı.

Savcılık Zarrab’ın dört maddeden neden suçlu bulunması gerektiğini anlatırken dilekçenin son bölümü Zarrab’ın iPhone marka telefonuna ayrıldı.

Savcılığın dilekçesinde Zarrab’ın kanunları ve kendisine yöneltilen suçlamaların yer aldığı iddianameyi yanlış nitelediği savunuldu. Zarrab’ın yaptığı iddia edilen finansal işlemlerin, bazıları İran hükümetine ait İran firmaları yararına olduğu belirtildi.

Savcılık Zarrab’ın yaptığı işlerin farkında olduğunu ve bilerek bu suçları işlediğini de ifade etti. Savcılık dilekçesinde Zarrab’ın malinde imzalaması için tercümesi bulunan ve İran’ın ekonomik cihadına olan yardımlarından dolayı teşekkür edilen açıklama yine yer aldı.

Önceki davalarda Zarrab’ın avukatı Benjamin Brafman müvekkilinin Farsça bilmediğini, bu nedenle mailde yazılanları anlamadığı, ayrıca imzasının da bulunmadığı ifade edip kanıtın kendileriyle bir alakası olmadığını söylemişti.

Dilekçede ABD bankalarının yapılan işlemlerin İran ile ilgili olduğunu bilmeleri halinde bunu yapmayacakları, bu sebepten Zarrab ve şu an aranmakta olan ortakları Camelia Jamshidy ile Hossein Najafzadeh’in bilerek bankaları dolandırdıkları iddia edildi. Savcılık Zarrab’ın yaptığı transferleri iki defa bankaların yasalara aykırı olduğunu fark edince dondurduğunu ancak sanığın bu işlemlere devam ettiğini de ifade etti.

Bharara ve yardımcıları Zarrab’ın yurtdışından bu işlemleri yapmış olmasına karşın sonucun ABD içerisinde bir etki yarattığı ve bu yüzden suç sayılabileceğini söyledi. Savcılık makamı ayrıca ABD Bankacılık sistemi hedef alındığı için Uluslararası Acil Ekonomik Güç Yasası (IEEPA) hükümlerince yasaların sınırlar ötesi kullanıldığı varsayımının yanlış olduğunu belirtti.

Dilekçede davanın merkezinin Zarrab’ın kurduğu yasadışı plan olduğu belirtilerek, Zarrab’ın Türk ve İran hükümetlerinin üst düzey yetkileriyle sıkı bağları ve bankalar sayesinde bu planları uygulamaya soktuğu iddia edildi.

Savcılık ileri sürülen suçlamalar ile ilgili kanıtların ise davada sunulacağını belirtti.

Zarrab’ın iPhone’undan elde edilen kanıtlar
Davanın düşmesi için verilen dilekçede Reza Zarrab’ın Miami’de tutuklanmadan önce, gümrük görevlilerince sorgulanırken telefonunun şifresini verdiği ancak bu şifreyi FBI ajanlarına vermediği, ajanların gümrük görevlilerinden öğrendiği aktarılıp, telefondan elde edilecek delillerin geçersiz sayılması istenmişti.

Savcılık yasalar uyarınca ABD’ye girecek kişilerin, görevliler tarafından ayrı bir sorgu sürecine alınabileceğini ve bu durumun tutuklanma anlamına gelmediğini belirtti. Bir kişinin tutuklandığı zaman haklarının okunması olan ve Amerika’da Miranda Kanunu olarak bilinen durumun ise gümrük sorgu sürecinde gerekmediği anlatıldı.

Bharara dilekçede gümrükte bavulların ve çantaların aranması gibi elektronik aletlerin de aramaya tabii tutulabileceğini kaydetti. Ayrıca FBI ajanlarının Reza Zarrab’ın iPhone marka telefonu için mahkemeden arama izni aldıklarını, yani içindeki bilgilere ulaşmak için yasal izinleri olduğunu tekrarladı. Savcılık şifre olmadan telefondaki bilgilere ulaşmanın daha zahmetli olacağını ancak yine de bu bilgilerin elde edilebileceğini söyledi.

Dilekçede tutuklanma sürecinde bir hata olmadığı da tekrarlandı. Zarrab’ın gümrük sorgusunun ardından kendisinin de önceki dilekçede anlattığı gibi iki FBI ajanı tarafından tutuklandığı, sonrasında başka iki FBI ajanının bulunduğu odaya alındığı ve burada, haklarının okunduğu anlatıldı. Reza Zarrab’ın gönüllü olarak anlattıklarının ardından avukat istediği, bu noktada sorgunun kesildiği belirtildi.

FBI tarafından tutukluk hali için götürüldüğü binada ise sorulan soruların rutin olduğu ve Miranda hakları okunduktan sonra da sorulabileceği kaydedildi.

Dilekçede davanın düşmesi için yapılan başvurunun reddedilmesi istendi.

Şayet savunma ek süre istemezse 19 Ağustos’ta savcılığın dilekçesine karşı cevaben bir dilekçe mahkemeye sunacak. 6 Eylül’de ise savcılık ve savunma mahkemede buluşup, tezlerini son kez aktaracaklar. Bundan sonra mahkemenin hakimi Richard Berman kararını açıklayacak.

Davanın düşmesi talebi kabul edilmezse, esas dava 23 Ocak 2017’de görülmeye başlanacak. Hakim Berman daha önce taraflara kendisinin 2017’den önce de davayı görmeye hazır olduğunu, iki tarafın anlaşması halinde dava tarihinin öne çekilebileceğini söylemişti.

Reza Zarrab’ın avukatı Brafman ise müvekkili ile davaya ilişkin belgeleri incelerken hapishanedeki bilgisayarı kullandıklarını, burada yabancı dillere ait program olmadığı için kimi belgeleri ayıklamanın zaman aldığını söylemiş ve dava tarihini ileri bir zamana taşıyabileceğini sinyalini vermişti.