9 Ağustos 2016 Salı

Bharara, kanıtlar için esas davayı işaret etti

ABD’nin New York şehrinde tutuklu bulunan İran asıllı işadamı Reza Zarrab’ın avukatlarının davanın düşmesi için verdiği dilekçeye savcılıktan cevap geldi.

Zarrab’ın savunmasını üstlenen avukatlar verdikleri dilekçede müvekkillerine yöneltilen suçlamalarla ilgili olarak kanunların genişletildiğini ve savcılığın gücünü aştığını iddia etmişlerdi.

New York Güney Bölgesi Federal Başsavcısı Prett Bharara ve ekibinin hazırladığı 63 sayfalık dilekçede, Zarrab’a yöneltilen ABD’yi dolandırmak, kara para aklamak, banka dolandırıcılığı ve İran yaptırımlarını delmek (Uluslararası Acil Ekonomik Güç Yasası’nı ihlal etmek) suçlamalarından neden ceza alması gerektiği anlatıldı. Dilekçede ayrıca savunma avukatlarının davanın düşmesi için öne sürdükleri iddialar başka davalar örnek verilerek çürütülmeye çalışıldı.

Savcılık Zarrab’ın dört maddeden neden suçlu bulunması gerektiğini anlatırken dilekçenin son bölümü Zarrab’ın iPhone marka telefonuna ayrıldı.

Savcılığın dilekçesinde Zarrab’ın kanunları ve kendisine yöneltilen suçlamaların yer aldığı iddianameyi yanlış nitelediği savunuldu. Zarrab’ın yaptığı iddia edilen finansal işlemlerin, bazıları İran hükümetine ait İran firmaları yararına olduğu belirtildi.

Savcılık Zarrab’ın yaptığı işlerin farkında olduğunu ve bilerek bu suçları işlediğini de ifade etti. Savcılık dilekçesinde Zarrab’ın malinde imzalaması için tercümesi bulunan ve İran’ın ekonomik cihadına olan yardımlarından dolayı teşekkür edilen açıklama yine yer aldı.

Önceki davalarda Zarrab’ın avukatı Benjamin Brafman müvekkilinin Farsça bilmediğini, bu nedenle mailde yazılanları anlamadığı, ayrıca imzasının da bulunmadığı ifade edip kanıtın kendileriyle bir alakası olmadığını söylemişti.

Dilekçede ABD bankalarının yapılan işlemlerin İran ile ilgili olduğunu bilmeleri halinde bunu yapmayacakları, bu sebepten Zarrab ve şu an aranmakta olan ortakları Camelia Jamshidy ile Hossein Najafzadeh’in bilerek bankaları dolandırdıkları iddia edildi. Savcılık Zarrab’ın yaptığı transferleri iki defa bankaların yasalara aykırı olduğunu fark edince dondurduğunu ancak sanığın bu işlemlere devam ettiğini de ifade etti.

Bharara ve yardımcıları Zarrab’ın yurtdışından bu işlemleri yapmış olmasına karşın sonucun ABD içerisinde bir etki yarattığı ve bu yüzden suç sayılabileceğini söyledi. Savcılık makamı ayrıca ABD Bankacılık sistemi hedef alındığı için Uluslararası Acil Ekonomik Güç Yasası (IEEPA) hükümlerince yasaların sınırlar ötesi kullanıldığı varsayımının yanlış olduğunu belirtti.

Dilekçede davanın merkezinin Zarrab’ın kurduğu yasadışı plan olduğu belirtilerek, Zarrab’ın Türk ve İran hükümetlerinin üst düzey yetkileriyle sıkı bağları ve bankalar sayesinde bu planları uygulamaya soktuğu iddia edildi.

Savcılık ileri sürülen suçlamalar ile ilgili kanıtların ise davada sunulacağını belirtti.

Zarrab’ın iPhone’undan elde edilen kanıtlar
Davanın düşmesi için verilen dilekçede Reza Zarrab’ın Miami’de tutuklanmadan önce, gümrük görevlilerince sorgulanırken telefonunun şifresini verdiği ancak bu şifreyi FBI ajanlarına vermediği, ajanların gümrük görevlilerinden öğrendiği aktarılıp, telefondan elde edilecek delillerin geçersiz sayılması istenmişti.

Savcılık yasalar uyarınca ABD’ye girecek kişilerin, görevliler tarafından ayrı bir sorgu sürecine alınabileceğini ve bu durumun tutuklanma anlamına gelmediğini belirtti. Bir kişinin tutuklandığı zaman haklarının okunması olan ve Amerika’da Miranda Kanunu olarak bilinen durumun ise gümrük sorgu sürecinde gerekmediği anlatıldı.

Bharara dilekçede gümrükte bavulların ve çantaların aranması gibi elektronik aletlerin de aramaya tabii tutulabileceğini kaydetti. Ayrıca FBI ajanlarının Reza Zarrab’ın iPhone marka telefonu için mahkemeden arama izni aldıklarını, yani içindeki bilgilere ulaşmak için yasal izinleri olduğunu tekrarladı. Savcılık şifre olmadan telefondaki bilgilere ulaşmanın daha zahmetli olacağını ancak yine de bu bilgilerin elde edilebileceğini söyledi.

Dilekçede tutuklanma sürecinde bir hata olmadığı da tekrarlandı. Zarrab’ın gümrük sorgusunun ardından kendisinin de önceki dilekçede anlattığı gibi iki FBI ajanı tarafından tutuklandığı, sonrasında başka iki FBI ajanının bulunduğu odaya alındığı ve burada, haklarının okunduğu anlatıldı. Reza Zarrab’ın gönüllü olarak anlattıklarının ardından avukat istediği, bu noktada sorgunun kesildiği belirtildi.

FBI tarafından tutukluk hali için götürüldüğü binada ise sorulan soruların rutin olduğu ve Miranda hakları okunduktan sonra da sorulabileceği kaydedildi.

Dilekçede davanın düşmesi için yapılan başvurunun reddedilmesi istendi.

Şayet savunma ek süre istemezse 19 Ağustos’ta savcılığın dilekçesine karşı cevaben bir dilekçe mahkemeye sunacak. 6 Eylül’de ise savcılık ve savunma mahkemede buluşup, tezlerini son kez aktaracaklar. Bundan sonra mahkemenin hakimi Richard Berman kararını açıklayacak.

Davanın düşmesi talebi kabul edilmezse, esas dava 23 Ocak 2017’de görülmeye başlanacak. Hakim Berman daha önce taraflara kendisinin 2017’den önce de davayı görmeye hazır olduğunu, iki tarafın anlaşması halinde dava tarihinin öne çekilebileceğini söylemişti.

Reza Zarrab’ın avukatı Brafman ise müvekkili ile davaya ilişkin belgeleri incelerken hapishanedeki bilgisayarı kullandıklarını, burada yabancı dillere ait program olmadığı için kimi belgeleri ayıklamanın zaman aldığını söylemiş ve dava tarihini ileri bir zamana taşıyabileceğini sinyalini vermişti.