Boğazın mavi sularına bakarken gelen haberlerle o masmavi sular birden gözümde kırmızıya döndü. Minik balıkçı kayıkları kocaman gemilerin arasında rızklarını çıkarmak için nasıl uğraştıklarına bakıyordum, önce İskenderun’dan, ardından da Gazze’ye giden yardım gemilerinden kötü haberler geldiğinde.
İskenderun’daki askerler nöbet değişimine giderken uğradıkları saldırı sonucu hayatlarını kaybetti. Birkaç saat geçmeden de uluslararası sularda seyreden ve Gazze’ye insani yardım görüten gemilere İsrail ordusunca operasyon düzenlendi.
Operasyonda ya da baskında veya işgalde pek çok sivil de öldü ve yaralandı. Sürekli çekim yapan televizyon kameralarından yansıdı İsrail ordusunun baskını.
O saatlerde balık tutan kayıkçılar acaba biliyorlar mıydı başka bir denizde yaşanan vahşeti? Yoksa o an dertleri günlük rızklarını çıkarmak mıydı?
İsrail’in kanlı baskını İskenderun’daki saldırının biraz önüne geçince dün 2. Dünya Savaşı’nda soykırımın en büyük figürü görünen Adolf Hitler’in sözleri sanal dünyada dolaşmaya başladı.
Bir ülkenin yaptığı baskının ardından kabaran faşizan damarlarla bu operasyonu İsrail hükümetinin yaptığı unutuldu ve tüm Musevileri hedef alan laflar dolaşmaya başladı. Bu sırada da Musevilerin neden olayı kınamadıkları sorulup, Hitler’den yapılan alıntılar meşrulaştırılmaya çalışılıyordu.
Oysaki Musevilere ait kurumlardan olayı kınayan açıklamalar geliyordu. Ancak gözü dönünce insanın pek bir şey görememek gibi durumu vardır. Kimi kabaran faşist damarlarda bu açıklamaları görmeyi engelliyordu.
Tüm Türkiye bu iki olayla kaynarken boğazdaki serin sularda, tepedeki güneşin yakmasıyla birlikte balıkçılarda ya küreklere asılıyordu ya da ağlarını atmaya devam ediyordu.
O sırada Taksim’de yapılan gösterilere bir Musevi vatandaş katılmak isteseydi ne olurdu merak ettim?
Sivillerin olduğu, insani yardım götüren bir gemiye yapılan kanlı baskın asla kabul edilemez. Ancak burada hatırlanması gerekn öncelikli durum kararı verenlerin İsrail hükümeti olduğu ve İsrail içinden bile bu saldırıya tepkiler geldiği.
Adolf Hitler’in düşüncelerini, sözlerini yayarak sadece İsrail yönetimi değil, orada yaşayan olaydan haberi dahi olmayan çocuklar bile bir nefretin parçası yapılıyor.
İsrail ve İskenderun’daki saldırılar, bulunamayan iki madencinin cesetleri, kanlı cinayetlere bakınca insanın içinden bir kayığa atlayıp, her şeyi unutmak için denize açılmak geliyor. Ne var ki artık o denizlerde güvenli değil...