Hayat bazen bize acımasız bir mizah duygusuyla yaklaşıyor. Kimi zaman çalan bir telefonla gelen haber içimizi yakıyor.
Geçen yıl babamı kaybetmiştim. Uzun zamandır görmediğim ama ölünce üzüldüğüm babam. Bir yıl sonra bir kez daha telefon çaldı. Bu sefer babamın kardeşi, amcam öldü. Onunla birlikte çocukluğumun bir bölümü de toprağa girdi.
Amcamla adaştık. Pek bilinmez ama dünyada iki tane Ali Abaday vardı. Şimdi bir tane kaldı.
Babamla birbirlerine “babaoğlu” diye hitap ederlerdi.
Uzun yıllardır görmediğim iki adam, bir nevi benim yarım bir yıl arayla birbirlerini takip ettiler. Amcamla ilgili hatıralar babamınkinden daha az. Beni yıllar önce gezmeye götürdüğü bir hafta dışında zaten çok da amca yeğen olamadık.
Esas yakınlaşmamız babamın vefatından sonra olmuştu. Beni aramış aramızdaki buzları çözmeye çalışmıştı. Zordu gerçi bu, 30 yıl sonra çıkan bir akraba pek de normal karşılanamıyordu. Bir de yıllardır görüşülmemiş babanın sesine sahip olması, onunla aynı tonda konuşması daha da düğümlüyordu kelimeleri.
Yılmadı amcam, uzun aralıklar girse de konuşmaya çalıştı benimle. Arayacağım dedikten sonra aramamalarımı hiç yüzüme vurmadı. Onunla konuşmak babamı, çocukluğumun kimi mutlu günlerini hatırlattığı için güzeldi ama anlatılamayan nedenlerden de kelimeler düğümleniyordu. Bunları ona hiç anlatamadım. Zaten konuşmakta iyi değilken geçmişi, hissetiklerimi anlatamadım.
Son isteği beni görmekti. Gitmedim, gidemedim. Hala emin değilim son kez görüşmemiş gerekip gerekmediğinden. Yine de bir adamın son dileğini yerine getirememek, şuuru yerindeyken bu isteğine kavuşmasını isteyerek olmasada engellemek can sıkıyor.
Amcam artık yok, çocukluğumun bir bölümü de onunla birlikte toprağa karışacak. Hayat devam edecek ama ben bileceğim ki babamın sesine sahip, onunla aynı şekilde konuşan adam artık hayatta olmayacak.
Amca bu satırlar senin için. Kusura bakma son dileğini yerine getiremedim, yanında olamadım. Yıllar sonra zor geldi tekrardan başlamak. Ama sen babamın yarısıydın. Şimdi ellerim yine üşüyor, tıpkı babam öldüğünde üşüdüğü gibi. Ne kadar ölümü kanıksasam da olmuyor. Seni özleyeceğim, çok seyrek de olsa yaptımız konuşmaları, o tatlı sesini, çocukluğumun içinden gelen gülümseyen yüzünü
Huzur içinde yat ve beni bağışla yanına gelemediğim için...