Her yer karanlık. Sadece nefes seleri geliyor yakınlardan. Onlar da benim gibi mahsur kalmış arkadaşlar. Bir umutla kurtarmaya gelecekleri bekliyorlar. Onlar için dua ediyorum, kurtulsunlar diye. Buradayken insan kendisi ile başbaşa kaldığından tüm gerçeklerle daha cesur yüzleşebiliyor.
Sen hiç madene indin mi bilmiyorum ama inmediysen anlatıcaklarımı anlaman biraz zor gibi. Havanın giderek azalacağını ve bir süre sonra havasızlıktan ölebileceğini bildiğin bir yer burası. Yüzlerce metre aşağıda, karanlıkta saatler yıllar gibi gelir insana. Bu ihtimale ilk başta ne kadar inanmasan, yok kurtuluruz gibi düşünsen de her geçen saniyede ölüm fikri giderek sana yakın gelmeye başlıyor.
Ne kadardır buradayız bilmiyorum ama 2 gün olmuş olmalı. 2 gün geçtiyse şimdi 19 Mayıs’tır. 17’siydi madene girerken. Bizimkiler benle 19 Mayıs için konuşmak istemişti de 'akşama' demiştim. Acaba biz burada kurtulmayı beklerken dışarıda kutlamalar yapılıyor mu? Kimsenin bayramını engellemek istemem, arkadaşlarım da istemez sanırsam ama burada böyle beklerken insan dışarda birilerinin eğlendiğini düşününce kötü oluyor.
İş bulamadığım için ben madende çalışıyorum. Allah razı olsun madende iş bulduk da para kazanabildik. Gerçi zor bir iş ama rıskımızı da çıkarıyorduk, en azından şimdiye kadar. İnsanı yoran bir iş madencilik. Onca metrenin altında çalışmak, sonra eve dönüp biraz oturup yatmak.
Bizimkilere pek zaman ayıramıyorum ama benim yaşadıklarımı da yaşasınlar istemiyorum. Kim zaten çocuklarının böyle bir yerde çalışmasını ister. Keşke onlara son bir kez sarılabilseydim. Konuşmak istediklerinde ‘akşama konuşuruz’ demeseydim.
Yarın yokmuş gibi düşünmek ne kadar korkunç. İnsan tek başına düşünürken, yaşadıklarını yapmak istediklerini, hayallerini gözden geçirirken bazen ne kadar gereksiz şeylere büyük değerler verdiğini düşünüyor. Şu an tek isteğim bizimkilere son kez doya doya sarılmak.
Burada hepimiz akraba gibiyiz ama gerçekten akraba olanlar da var aramızda. Onlar birbirlerine kurtulacaklarını söylüyorlar ama içlerinden kendilerine umutlarını yitirdiklerini de biliyorum. Kimimiz madenci ailelerden geliyor. Şayet ailenizde madenci biri varsa bu durumu, göçüğün ne olduğunu iyi bilir.
Bazen iş çıkışı arayanlar olur, o günü de kazasız belasız aylatıp atlatmadığımızı anlamak için. İki gündür telefonlar yok çünkü korkulan başımıza geldi. Artık bizi arayanlara acı haber için çevredikileri hazırlamak düşer. Ancak bu kadar kolay birini sevdiğinin yokluğuna hazırlamak. Bir de nefes aldıkça devam eden şu umut yok mu! Adamı o da bitiriyor diğer yandan.
Bugün 19 Mayıs, gençlerin bayramı. Biz bir grup genç ise bir göçüğün altındayız. Herhangi bir kutlama yapmadan kurtulmayı bekliyoruz ama umudumuz gittikçe tükeniyor. Zaten biz hiç bayram kutlamamıştık, bir bayram daha bizsiz geçse ne olur!
Sen hiç karanlıklara girdin mi bilemem ama girmedinse adım atma. Bu öyle bir karanlık ki içine aldığını bir daha geri vermiyor...